

İnternet sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Çerezleri nasıl kullandığımız hakkında daha fazla bilgi için Çerez Politikamız'ı ziyaret edebilirsiniz. Aşağıda yer alan “Tamam” butonu ile tüm çerezleri kabul edebilirsiniz.
TamamPedodonti, doğumdan itibaren daimi dişlenme tamamlanana kadar geçen süreçte, bebeklikten 12-13’lü yaşlara kadar, çocukların ağız ve diş sağlığı ile ilgilenen diş hekimliğinin bir uzmanlık dalıdır.
Pedodonti’nin birinci amacı mevcut problemleri tedavi etmekle birlikte, bu sorunların oluşmasını engelleyecek koruyucu önlemleri almaktır.
Çocuk diş hekimliğinin koruyucu uygulamaları; sağlıklı beslenme ile ilgili bilgilendirme ve beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi, çocuklara ağız hijyeni alışkanlığını kazandırma ve çocuğa özgü koruyucu programların belirlenmesi, çocuklardaki zararlı alışkanlıkların (parmak emme, dil itme v.b) dişler üzerindeki etkilerine karşı koruyucu ve durdurucu ortodontik tedavileri, flor ve fissür örtücü gibi dişlere uygulanabilen işlemleri ve düzenli kontrolleri içerir.
Çocuk diş hekimliğinin tedavi uygulamaları; süt ve daimi dişlerdeki çürüklerin dolgu tedavisi, süt ve daimi dişlerde kanal tedavisi, diş çekimi, dişlerde oluşan renklenmelerin ve plakların uzaklaştırılması, dişlerde düşme ve kazalar nedeniyle meydana gelen kırıkların tedavisini içermektedir.
İlk diş hekimi muayenesi pedodontist (çocuk diş hekimi) tarafından ilk süt dişi çıktıktan sonra (genellikle 6 ay – 1 yaş arasında) yapılması önerilmektedir. Bu muayenede; bebeğin diş temizliği ve ağız bakımının nasıl yapılacağı, dişlenme sürecinin anlatılması, diş çürüğün oluşmaması için yapılabilecek koruyucu yaklaşımlar, biberon ve emzik kullanımının sınırları, dudak ve parmak emme gibi zararlı alışkanlıklar, hangi aralıklarla diş hekimi ziyaretinin gerekliliği konusunda ebeveynler bilgilendirilmektedir.
Kliniğimizde ilk randevu çocuğunuzun birlikte geçekleştirdiğimiz muayenesi ve öngörülen tedavisi, ağız hijyeni, beslenme ve koruyucu uygulamalar hakkında bilgilendirmeyi içermektedir.
Çocuğun ilk randevuda edindiği tecrübe ve diş hekimine olan güveni onun ileride karşılaşabileceği durumlara karşı hazırlanmasında büyük önem taşımaktadır. İlk diş muayenesine gelmeden önce çocuk randevuya hazırlanmalıdır. Bu süreçte ailenin rolü çok önemlidir. Muayene öncesi mutlaka çocukla iyi bir iletişim kurulmalı ve rutin bir günmüş gibi davranılmalı, randevu öncesi aşırı bilgilendirme onun daha çok endişelenmesine neden olacağı için sıradan bir gün gibi davranmanız çocuğunuza daha olumlu yansıyacaktır.
Unutmayınız ki çocukların doğduğunda diş hekimi korkusu dahil hiçbir korkudan haberleri yoktur. Çocuğunuzun ilk diş hekimi randevusu öncesi kesinlikle ona diş hekimi deneyimlerinizden bahsetmeyin ve mümkün olduğunca olumlu düşünün.
Çocuğunuza kesinlikle “acıtmayacak, korkmana gerek yok” gibi cümleler kurmayın çünkü bu durum çocuğunuzda canının yanabileceği düşüncesine yol açabilir.
Çocuğunuza, eğer dişlerini tedavi ettirmezse çekilmesi gerekeceği ya da iğne vurulması gerekeceği söylenmemelidir, çünkü tüm bu korkuttuğunuz tedavilere bir gün ihtiyaç duyulabilir.
Çocuğunuza tedavileri yaptırma karşılığında onu ödüllendirmek amaçlı hediye alacağınızı söylemeyin; çünkü bu durum çocuğunuzun tedaviyi zor bir işlem olarak algılamasına neden olacaktır.
Bebeklerde ilk diş ağız ortamında göründüğü andan itibaren her beslenme sonrası düzenli olarak dişler temizlenmelidir. Bu amaçla temiz, nemli bir gazlı bez veya özel parmak fırçaları kullanılabilir. Gece beslenmesinden sonra diş yüzeyindeki süt ve mama artıklarını uzaklaştırmak için su verilmelidir.
Çocuğun kendisinin 3 yaşına kadar yaptığı fırçalama yeterli değildir; ancak çocuğun fırçalama alışkanlığı kazanması açısından faydalıdır. Bu nedenle bu yaştaki çocukların dişlerini kendilerini fırçalamasına izin verilmeli ancak sonrasında ebeveyn çocuğun ulaşması zor bölgeleri kendisi temizlemelidir. Sabah kahvaltı sonrası ve gece yatmadan önce en az 2 dakika boyunca dişler düzenli olarak fırçalanmalıdır.
Diş fırçası seçiminde fırçanın çocuğun yaşına ve ağız yapısına uygun, yumuşak kıllardan yapılmış olması, kontrolü kolaylaştırmak için sap kısmının geniş olmasına dikkat edilmelidir. Diş fırçasını 3-4 ayda bir değiştirilmelidir.
Çocukta daimim dişler 6 yaşında çıkmaya başlar. İlk süren daimim diş süt dişlerinin arkasından, ağzın en arka bölgesinde çıkan 6 yaş dişleridir ve çoğu zaman ebeveynler tarafından fark edilmezler. Çocuğun ulaşması zor olan bu bölgeyi iyi fırçalamamasına bağlı olarak 6 yaş dişleri ciddi çürük riski altındadır. Bu nedenle 6 yaş dişleri için diş hekimi tarafından mutlaka koruyucu yaklaşımlar uygulanmalıdır.
Çocuk diş hekimliğinin birincil amacı problemlerin oluşmasını önlemektir. Bu amaçla koruyucu diş hekimliği;
Flor doğada su ve yiyeceklerde bulunan bir elementtir. Vücudumuzda en fazla kemik ve diş gibi sert dokularda birikmektedir. Flor, diş minesinin olgunlaşmasına yardımcıdır. Flor; dişin çürüğe direncini artırmakla beraber bakteri plağı oluşumunu da önlemede etkilidir.
Flor tablet veya damla formunda sistemik olarak uygulanabilirken; gargara, solüsyon, cila, jel formunda veya diş macunu, diş dolguları aracılığıyla lokal olarak uygulanabilir. Araştırmalar sonucu lokal uygulamaların, sistemik uygulamalara kıyasla daha etkili olduğu anlaşılmıştır. Artık çocuklarda sistemik olarak flor vermek yerine lokal olarak dişe uygulanması tercih edilmektedir.
Çocuk sağlığı açısından herhangi bir risk teşkil etmeyen bu uygulama diş hekiminin uygun gördüğü durumlarda 3-6 ayda bir kontrollü olarak uygulanabilmektedir.
Dişlerinin çiğneme yüzeylerinde bulunan girintilere fissür denmektedir. Düzensiz ve dar bir yapıya sahip bu fissür alanlarına diş fırçası kıllarının ulaşması neredeyse imkansızdır. Fissürlerin bu yapısı bakteri ve plak birikimi için ideal bir ortam oluşturur ve çocukların düzenli diş fırçalama alışkanlığı olmasına rağmen temizlenemeyen bu alanlarda malasef diş çürükleri meydana gelip genç dişlerde hızla ilerlemektedir.
Fissür örtücü uygulaması kısa sürede ağrısız bir şekilde uygulanan dişe herhangi bir zararı olmayan dişlerin çiğneyici yüzeylerinde bulunan girintilerin örtülmesi işlemidir. Çiğneme yüzeylerinde bulunan bu derin fissürlerin kapatılmasıyla daha kolay temizlenebilir bir yüzey elde edilir, bakterilerin o bölgeye ulaşımı engellenerek çürük oluşumu durdurulur. Fissür örtücü uygulamaları diş hekiminin önerdiği sürelerde kontrol edilerek; gerektiğinde onarımı mümkün olan ve çocuğunuzun çürüksüz kalmasını sağlayan çok etkili bir koruyucu uygulamadır.
Bebek ve çocuklarda (0-3 yaş aralığında) görülen özellikle üst ön grup dişlerin diş eti kenarlarında beyaz nokta şeklinde başlayıp kısa sürede ilerleyen çürük tipine erken çocukluk çağı çürüğü veya biberon çürüğü denmektedir. Ebeveynler tarafından zamanında fark edilmeyen bu durum, kısa sürede pek çok dişin etkilenip hızlı bir şekilde çürümesine ve harabiyetine neden olabilir.
Erken çocukluk dönemi çürüğünün oluşmasında en büyük sebep uygun olmayan beslenme şeklidir. Özellikle gece yatmadan önce ya da uyku sırasında verilen süt ağızda birikerek mikropların dişleri çürütmesi için elverişli bir ortam oluşturur. Bu nedenle özellikle gece beslenmesi sonrası dişlerin temizliğine özen gösterilmelidir.
İlk muayene çok önemlidir. Bu muayenede; bebeğin diş temizliği ve ağız bakımının nasıl yapılacağı, dişlenme sürecinin anlatılması, diş çürüğün oluşmaması için yapılabilecek koruyucu yaklaşımlar, biberon ve emzik kullanımının sınırları hakkında bilgilendirme yapılır. Bebeğinizin ilk dişi çıktıktan sonra en kısa sürede bir pedodontisten randevu alınız.
Çocuklar ve aileleri için en üzücü durumlardan biri de diş travması nedeniyle çocuğun dişinin kırılması, yer değiştirmesi ya da tamamen yerinden çıkmasıdır. Diş travmalarında, travmanın şekli ve boyutu ne olursa olsun en kısa sürede mutlaka bir diş hekimine, mümkünse bir pedodonti uzmanına başvurulmalıdır.
Genellikle ebeveynler düşme ya da yaralanma sonrası ciddi kanamalı bir durum yoksa pek önemsemeyebiliyorlar. Ancak travma sonrası diş kayıplarının en fazla geç müdahele edilen dişler olduğu unutulmamalıdır. Özellikle dişin yerinden çıkması ve diş kırığı ile sonuçlanan diş travmalarında olay anından itibaren diş hekimine ulaşma arasında geçen süre ile kırılan diş parçasının veya dişin getiriliş şekli tedavinin başarısında büyük rol oynamaktadır. Böyle bir durumda ailenin mümkün olduğu kadar sakin olmaya çalışması ve hekime kazanın tam olarak ne zaman, nasıl ve nerede gerçekleştiği hakkında bilgi vermesi gereklidir.
Süt dişlenme döneminde çocuklarda en sık karşılaşılan travma şekli, dişlerin tamamen yerinden çıkması ya da dişin çene kemiği içerisine gömülmesi şeklinde olmaktadır. Travma nedeniyle yerinden çıkan süt dişleri tekrar yerine yerleştirilmez.
Sürekli diş germi, geçirilen travma nedeniyle zarar görmemişse bile süt dişi geri yerleştirilmeye çalışılırken zarar görebilir. Bu nedenle travma nedeniyle yerinden çıkan süt dişleri kesinlikle tekrar yerine yerleştirilmeye çalışılmamalıdır. Bazen de travma sonucu diş kemik içerisine gömülebilir ve ağız içerisinde diş görünmeyebilir. Ebeveynler dişin düştüğünü ancak dişi bulamadıklarını düşünebilir. Böyle bir durumda radyografi ile diş tespit edilir ve düzenli aralıklar takip edilir, dişe hiçbir müdahalede bulunulmaz. Bir süre sonra çene kemiği içerisine gömülen dişin yeniden ağız içerisine sürdüğü görülmektedir. Dişin uzun süre sürmediği durumlarda dişin gömük kalma riskini ortadan kaldırmak için çekime başvurulabilir. Çünkü süt dişinin gömük kalması, ileride sürekli dişin sürememesine neden olabilmektedir.
Daimi dişlenme döneminde, diş kırıldıysa ve kırık parça bulunabildiyse kırık parça süt içerisine konularak en kısa sürede diş hekimine başvurulmalıdır.
Daimi diş yerinden tamamen çıktıysa tekrar yerine yerleştirilebilir ancak diş hekimine en kısa sürede ve uygun şartlarda getirilen dişlerin başarı şansı mevcuttur.
Kaza anında yerinden çıkan diş bulunup diş hekimine gelene kadar çocuğun yanak içinde getirilmesi en uygun taşıyıcı ortamlardan biri olmasına rağmen bu çoğu zaman kaza anındaki panikle pek mümkün olamamaktadır. Bu yüzden dişin köküne hiç dokunmadan akan su altında yıkanıp süte konarak en kısa zamanda diş hekimine ulaşılmalıdır.
Süt dişlerinin en önemli görevlerinden biri daimi dişlerin yerini korumaktır. Fizyolojik düşme zamanından önce çeşitli nedenlerle kaybedilen süt dişlerinin yerlerinin korunmaması diş dizisinde bazı problemlere neden olmaktadır. Süt dişleri erken dönemde kaybedildiğinde komşu dişler çekim boşluğuna doğru yer değiştirip daimi diş için gerekli olan mesafenin kapanmasına neden olur. Bu durumda oluşabilecek ortodontik problemleri önlemek amacıyla yer tutucu uygulaması yapılmaktadır. Çekilen dişin ağız içindeki pozisyonu ve çekilen diş sayısına göre uygun olan yer tutucuyu uygulamaktadır.
İleri seviyede diş hekimi korkusu ve kaygısı olan çocukların ya da engelli bireylerin diş tedavilerini klinik şartlarda yapmak her zaman mümkün olmamaktadır. Bu durumlarda tüm diş tedavileri tek seansta sedasyon veya genel anestezi altında uyutularak gerçekleştirilebilmektedir.
Özellikle aşırı kaygılı çocukların diş tedavisi sırasında ani hareketlerine bağlı olarak ortaya çıkabilecek yaralanma riski sedasyon ya da genel anestezi altında tamamen ortadan kalkmakta ve yapılan tedavilerin kalitesi ve başarısı artmaktadır.
Sedasyon veya genel anestezi altında diş tedavisine karar verilen bir çocuğun mutlaka işlem öncesinde genel anestezi uzmanı tarafından muayene edilmesi ve anestezi altında herhangi bir risk olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Ebeveynlerin anestezi altında çocuklarının diş tedavilerini yaptırma kararı alırken dikkat etmeleri gereken iki önemli konu ise diş hekiminin bu konudaki deneyimi ve tedavinin tam donanımlı hastane şartlarında yapılması gerektiğidir.